Galeri Nev sergilerine “Mogambo” ile başlıyor. Selim Cebeci’nin sergisi, adını sanatçının resmettiği gündelik mekânların birinden alıyor. İzmir Fuar’ındaki Mogambo Gazinosu’nun belki de en ihtişamsız halinin ihtişamı, Berlin’de bir lokantanın açılmadan az evvelki kalabalık boşluğu, Atina’da bir apartman dairesinin ışıklarının bir türlü sönmeyen gecesi, geçen yüzyıl ortasından kimi mekânlar ile bir arada sergileniyor. Aile albümlerinden seçilen ve Selanik’te ya da Lugano’da geçen bir tatil gezisi anılarının siyah beyaz mahremiyeti, bugünün renkli anlarının sıradanlığı ile karşı karşıya geliyor. Bu renkli anlara kimi zaman, yine bugünden, renkli nesneler de ekleniyor. Böylece kese kağıdından henüz çıkmış bir armut, fırtınalı denizde seyreden bir vapurun öyküsüne katılıyor. Selim Cebeci’nin eserleri, geçmişle ilgili hatırlama ya da özlem içermiyor. Sanatçı zamanın izlerine yalnızca tanıklık ediyor. İzleyici kimi zaman bu tanıklığı paylaşırken, kimi zaman da kendini bütünüyle yabancı hissediyor. Her iki deneyimde de, eserler ile izleyicinin ilişkisini ışık belirliyor. Sanatçının yapay ve doğal ışığı bir sahnenin içinde nasıl gezdirdiği, zamanımızın kimi eleştirmenleri tarafından rönesans ustalarının ışık hakimiyeti ile kıyaslanıyor.